Sağlıkta şiddeti artıracak açıklama

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan "Randevusuz hasta bakılabilecek" açıklamasını değerlendirdi. Bakanlığın açıklamasının mantık çerçevesine oturmadığını kaydeden Kaynak, "Bakanlıktan gelen açıklama çok net anlaşılamadı, çünkü böyle bir açıklamayı mantığa oturtmakta zorluk çektik. Zaten bir randevu sistemi çalışıyor, insanlar randevularını alıyorlar ve randevular doluyor. Bunun ardından da randevu alamayan bir insan grubu ortaya çıkıyor. Randevu sistemi zaten budur, randevuyu alırsınız, dolar, dolduktan sonra geri kalan, talepte bulunan insanlara da randevu alamayan insanlar deriz. Dolayısıyla zaten mesai 5 dakikada bir hasta ile dolu, bunun üstüne randevusuz gelecek hastalar nasıl bakılacak? Bu hangi mantık çerçevesine oturtup söylenildi, bu anlaşılabilir değil! Bir kere mantık olarak açıklanabilir bir açıklama değil. 5 dakikada bir muayene ile zaten randevular dolmuş, üstüne bir de randevusuz hastalara nasıl bakılacak! Kaldı ki 5 dakikada bir randevu sistemi zaten yürütülüyorken örneğin 65 yaş üstündekiler, şehit yakınları, gaziler, engelliler, bir takım özel rapor talepleri olanlar, örneğin mahkumlar, özel durumu olan bir takım hastalar zaten esas olarak randevu dışı bakılıyordu. Dolayısıyla zaten randevulu hastanın ötesinde mevzuatta bekletilmeyen ve randevusuz bakılacak bir hasta statüsü de vardı. Böyle bir hadise ortadayken çıkıp randevusuz olarak hastalar bakılacak demek mantığa, sisteme uyacak bir açıklama değil. Biz İzmir Tabip Odası olarak bunun mümkün olamayacağını ve bu açıklamanın çok yanlış olduğunu, hasta - hekim ilişkisini çok bozacağını, hastanelerde ve kurumlarda sistemi bozacağını ve hatta 'sağlıkta şiddet' sorununu artıracağını belirtiyoruz. Bakanlık, yetkili ağızlardan bu açıklamayı düzeltmeli. Temelden mantığa uymayan yanlış bir açıklama, artık dil sürçmesi demek geliyor insanın içinden ama yetkili bir kişi olarak dil sürçmesi de olmaz" dedi.
 

"SAĞLIKTA ŞİDDETİ ARTIRACAK, KAOS YARATACAK"
Söz konusu açıklamanın sağlıkta şiddeti artıracağını dile getiren Kaynak, "Böyle bir olay, açıklama neticesinde muhtemelen şöyle bir tablo ortaya çıkacak, insanlar, 'Ben randevu alamadım benim şu şikayetim var, gideyim hastanenin kapısına dayanayım' diyecekler. Bir de randevu alanlar var, öncelikli bakılması gereken grup var, bir de 'Ben randevusuz olarak geldim, hadi bana da bakın' diyecek bir grup olacak. Orada kaos çıkacak. Randevulu hastalar ve randevusuz hastalara hekim ne zaman bakacak bunu öngörmek mümkün değil. Böyle bir açıklama sonrasında randevulu ya da randevusuz hastalar karşıdaki hekime ve sağlık personeline baskı yapacaklar. 'Kardeşim Bakanlık bize randevu dedi, aldık geldik' diyecek. Diğeri de 'Ben randevusuz olarak geldim çünkü Bakanlık randevusuz olarak hastaların bakılacağını söyledi' diyecek. Bu tabloyu tahmin etmek hiç zor değil. Sağlıkta şiddetin ortaya çıkışını şiddet artıracak" ifadelerini kullandı.

"MUTLAKA GERGİNLİK OLUŞUYOR"
Kamu hastanelerinin zaten çok sıkışık olduğunu aktaran Prof. Dr. Kaynak, "5 dakika içinde zaten hasta bakılmaz. Hastane mekanları özellikle kamu hastaneleri o kadar sıkışık ki... Her hasta yanında 1 ya da 2 tane refakatle geldiğinde, poliklinik ortamlarında yüzlerce insan son derece sıkışık bir şekilde bulunuyor.  Bir süre sonra oranın havası bozuluyor, kimisinin karnı acıkıyor, kiminin su, kiminin tuvalet ihtiyacı oluyor. 1 poliklinik için 70-80 civarında hasta yazılıyor. Yan yana 4 tane poliklinik odası olduğunu düşünün; aslında daha fazla ama biz 4 tane diyelim, oraya 1 mesai saati için 1 tanesi için 80 hasta dediğimizde 4 tanesi için 320 yapar, yanında birer kişi refakat ettiğinde 640 kişi yapar. Bu 640 kişinin yarısı 'Tuvalete gideyim' dese, 320 kişinin tuvalete girmesi lazım. Nu insanların su içmesi lazım, bir şekilde birbirlerine olumlu veya olumsuz temasları oluyor. Bakın daha sağlık sistemine girmedim, bekleyen insanlardan bahsediyorum. Aradan bir tane 'Ben bakılmadım' falan deyince, diğer insanlar da 'Demek ki böyle bağırınca bakılıyor' diyor ve o salonda ciddi bir gerginlik ortaya çıkıyor. Saat 11:00 civarında mutlaka gerginlik oluşuyor. 'Saat 12.00'de hekim öğle molasına gidecek, biz öğlenden sonrayı bekleyeceğiz' diye düşünüyorlar. Dolayısıyla orada sıkışık durumda ve ihtiyaçları tam karşılanmamış, bakılamayacağı endişesini taşıyan hastalarda yavaş yavaş gerginlik artıyor. Önce kendi aralarında sonra da hekim ve sağlık personeliyle beraber şiddet belirtileri ortaya çıkıyor" diye konuştu.

"SAĞLIKTA ŞİDDET YÖNETİM POLİTİKASI HALİNE GELDİ"
Hastanelere girerken hiçbir kontrol mekanizmasının olmadığına dikkat çeken Kaynak, " Aslında bu şiddet sözel olarak rutin, her gün her yerde sözel şiddet var, bu bir adım ileriye gidince fiziki şiddete de dönmeye başlıyor. Bugün günde yaklaşık olarak 80-81 civarında ortalama kayıtlı sağlıkta şiddet olayı yaşanıyor Türkiye'de. Hastalar resmen kışkırtılıyor. 'Gidin, sağlık kurumlarında ne istiyorsanız talep edin, eğer elde etmekte zorlanıyorsanız, şiddet kullanabilirsiniz' Sağlık sistemini yürütmekte çok zorlanan kamu yönetimi, sistemi yürütmenin yolunu, vatandaşa şiddet kullanma yetkisini devrederek, şiddeti sağlıkta sanki bir yönetim enstrümanı gibi kullanarak yoluna devam etmeye çalışıyor. Bu sanki bir yönetim politikası haline geldi. Şiddet gösteren insanların biraz da arkası sıvazlanıyor. Geçen sene şiddet gösterenler arasında tutuklananların oranı binde 8. Son derece düşük. İnsanlar serbest bırakılıyor. Hekim ve diğer sağlık personeli şiddet karşısında gerçekten çok aciz durumda, çünkü hastanelerde hiçbir korunma tedbiri, kontrol yok. Bir AVM'ye girerken XR cihazından geçiyorsunuz, güvenlik var, bagajınıza bakabiliyorlar, arabanın altına ayna tutuyorlar. Siz psikolojik olarak 'Ben kontrol altındayım' hissine kapılıyorsunuz. Yanınızda bir silahla AVM'ye giremezsiniz ama hastanelere giriyorken en ufak bir kontrol yok. Cebinizde istediğiniz silahla, istediğiniz sağlık kurumunun içine girebilirsiniz" açıklamasında bulundu.

"BU HATADAN HIZLICA VAZGEÇİLSİN"
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir sağlıkta şiddet vakasını anlatan Prof. Dr. Kaynak, "Kovid'lilerin yattığı yoğun bakımda, bir hasta yakını grubu yoğun bakımın hem cihazlarına hem çalışanlarına ciddi zarar verdiler. İnsanlar, çok rahat hastanenin en girilmez yerlerine bile ellerini kollarını sallayarak giriyorlar. Hiçbir kontrol, denetim yok. Silah kontrolü yok. Kamu yönetiminin bu konuda uzun zamandır hiçbir şey yapmaması, parmağını bile oynatmaması, 'demek ki bu bir politika, bir yönetim enstrümanı olarak düşünülüyor' kanaatini pekiştiriyor. Durduk yerde kalkıp da 'Randevu alamayan vatandaş da gitsin muayene olsun' demek, çok sorumsuz, konuyu hiç bilmeyen, sahada hiç çalışmamış, sağlık sistemi ile hiç alakası olmayan birisinin bile söyleyebileceği bir söz değildi maalesef. Eğer bu söz söylendiyse, çok vahim bir sözdür. Sağlık hizmetini yapmakta olan kurumlara, özellikle hekimler başta olmak üzere hemşire ve diğer çalışanları hedef göstermekten farklı değildir. Bu çok acıdır. Sağlık Bakanlığının böyle bir hata yapması affedilir değildir. Biz hızlı bir şekilde bundan vazgeçilmesini ve burada ne denilmek istenildiğinin daha doğru şekilde ifade edilmesini talep ediyoruz. Türk Tabipler Birliğine de bu yönde Bakanlıkla bir şekilde bu konuyu irtibatlanıp, değerlendirmek üzere bir talep yazısı gönderdik" dedi.

180 Yorum

Yorum Gönder

300 X 250 Reklam Alanı

Puan Durumu

300 X 250 Reklam Alanı