Maden Mühendisleri Odası Başkanı Akdemir'den kazaya ilişkin açıklama

Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Akdemir, Bartın'ın Amasra İlçesinde yaşanan maden kazasına yönelik soruları yanıtladı. "İş Cinayeti" kavramının iyi anlaşılması gerektiğini kaydeden Akdemir, "Madenciliğin  ne fıtratında var ölüm, ne de kader diyerek madenciliğe giriyoruz. Her şeyin çözümü var, önlenebilir, öngörülebilir. Belki de olayı durduramasanız bile olaydan etkilenen insan sayısını azaltacak sistem kurmanız lazım. Bizim madencilikte kullandığımız akıl biçimi bu. Kader, fıtrat da değil.  Cinayet kavramı ile kaza kavramı arasındaki farkı ortaya koymalıyız: Dünyada iş güvenliği ile ilgili yapılan çalışmalarda, analizlerde toplam 100 ölümlü kazanın yüzde 91-92 arasındaki bölümü kişilerin, işçilerin, çalışanların hatalarından kaynaklanıyor. Bunların eğitim üzerinden düzeltilmesi muhtemel. Yani kişi o hatayı yapmasa o kaza olmayacak, canından da olmayacak. Kalan yüzde 8'lik bölümü projeden, ortamdan kaynaklanıyor. İşveren ya da işi kurgulayan ekibin yanlış sistem ve yanlış makine kullanımından kaynaklanıyor. Kalan yüzde 1'lik bölüm yani 100 tane ölümden 99'u, önlenemeyen bir sebepten kaynaklanıyor. Sonuç olarak 100 ölümden 99'unu bile bile öldürüyoruz, o yüzden cinayet işliyoruz. İş cinayeti tanımının nedeni, yapılan çalışmadaki rakamlardan kaynaklı.  Amasra'da yaşanan da cinayet. Olayın net verileri hala elimize geçmiş değil. Hala bir veri vermediler" dedi. 

"TÜRKİYE'DE "-MIŞ" GİBİ YAPILIYOR"

Akdemir açıklamasını şöyle sürdürdü: 

“Dünyada her yerde oluyor ama Türkiye'de daha çok insan ölüyor, her ocağın kendine has özellikleri var. Metan kavramını ele alırsak metana fıtrat diyebilirsiniz, metan hep var, metana göre çalışacaksınız, bütün dizaynı metana göre yapacaksınız ama Soma'da metan yok. Soma'da kömürün kendiliğinden yanma süreci ve tavan baskısı var. Soma'da da bunlara göre dizayn yapacaksınız. Her ocağın kendine has özellikleri olmakla beraber, standart davranış biçimleri var. Avrupa'da da yüksek kalorili kömürlerin olduğu ocaklar var, Almanya'da, İngiltere'de, Çekoslovakya'da, Polonya'da, Ukrayna'da yoğun madencilik yapılıyor ve onlar bu işi çözdü. Standartlar getirdiler, bir üretim zorlaması yaşanmıyor Avrupa'daki ocaklarda. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri tamam, konuya dair bilgi, birikim, tecrübeleri var. Herhangi bir olayda nasıl davranacaklarını biliyorlar. Bunlar Türkiye'de de var ama '-mış' gibi yapılıyor. Diğer taraftan kullanılan ekipmanlar o işe uygun ekipmanlar, Türkiye'deki ise '-mış' gibi...”

"40 YILLIK MADEN MÜHENDİSİ İHTİYACI 1 YILDA KARŞILANIYOR"

“Türkiye'de mühendislik bilim ve tekniği Avrupa'nın gerisinde değil ama son yıllarda her yerde üniversite açarak, herkesin üniversite mezunu olmasını sağlayarak düşük kaliteli üniversite mezunları yaratıldı. Bir tek maden mühendisleri açısından konuşmuyorum tüm mühendislik disiplinleri ya da diğer teknik eğitimlerin olduğu, tıp fakülteleri dahil eğitim maliyeti yüksek fakültelerin hepsi için konuşuyorum. Siz buralarda yeterli alanı sağlamadan, yeterli akademik kadroları kurmadan Türkiye'nin her iline bir tane mühendislik fakültesi açarsanız, eğitim kalitesi de o kadar olur. Kalitesiz mühendisten değil, aldığı eğitim eksik bırakılmış genç mühendisten bahsediyoruz. Başka bir taraftan da mühendislerle ilgili müthiş bir işsizlik var, büyük bir işsiz ordumuz var. Sıkıntının özü burada, Mühendisler işletmelerde çalışırken mühendislik yapamıyor. Zoraki bir iş bulmuş, çalışıyor ama olumsuz bir durum var, müdahale etmesi lazım, bir şey söylemesi lazım, bunu söylerse eğer işten atılır. İşten atılma kaygısıyla mesleki etik arasında sıkışmış işçi mühendis durumu var ortada. Dünyada madenciliğin yoğun yapıldığı Avusturalya ve Kanada'dır, Türkiye'den çok daha fazla maden üretimi vardır bu ülkelerde, onların 40 yıllık maden mühendisi ihtiyacını Türkiye 1 yılda yetiştiriyor”

"MUTLU ÖLÜM"

“Yeraltı madenciliğinin standartları vardır, aynı zamanda her ocağın yönetmelikte yönergeleri vardır. O yönergelere sadık kalınması ve onların takip edilmesi yeterlidir aslında. Türkiye'de 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu var. Bunun altında da maden işyerlerinde alınacak tedbirler yönetmeliği var, buna uygun çalışılması gerekiyor. Bunun altında da her işletme, kendi risk analizi ve yönetmeliklerini hazırlar. Sorun bunların takibi. Amasra üzerinden değerlendirirsek, 'sensör' diye bir terim geçiyor açıklamalarda, bu gaz izleme sistemidir. Soma'da da bunu çok konuşmuştuk, Amasra'da çok konuşuyoruz.  Özellikle kömür ocaklarında farklı gazlar oluşur, metan yanıcı,  patlayıcı bir gazdır, renksizdir, kokusuzdur, hissedemezsiniz. Tehlikeli olan karbonmonoksit vardır. Bu tepkimeye girerek kömürü tutuşturur. Açık alev olmaz ama yeterli havayı alırsa açık aleve de dönüşür. Karbonmonoksit ise metandan daha tehlikelidir. Zehirleyerek öldürür. 'Mutlu ölüm' diye bir tanımlama yapmıştı bir hocamız Soma'dan sonra, tüm sinir sistemini etkiler, kaslarınızı etkiler, yüzünüzde gülümsüyormuşsunuz gibi bir görüntü oluşur. Çok hızlı ve en tehlikeli gazlardan bir tanesidir. Amasra'da ocağın belli noktalarında sensörler vardır, oradaki gaz miktarlarını okur. Orada bir metan sensörü koyduğunuzda metan miktarına göre uyarı vermeye başlar. Yüzde 1'e çıktığında insanlar havalandırılmasını bekler, yüzde 2'ye çıktığında ocaktaki herkesin çıkması için uyarı verir. Bunların hepsi kayda geçer, içerideki oksijen, karbonmonoksit, metan miktarı, SO2 miktarı, havanın hızı ve nemi ölçülür ve kayıtlara geçer. Biz bu kayıtları talep ettik ama bize gelmedi. Bu kayıtlara ulaşılabilecek mi onu da bilmiyoruz”

"AZ İNSANLA ÇOK İŞ YAPILMAK İSTENİYOR"

“Ocağı yangınla terk ettiler, kapattık dediler, içeride yanıyor ocak ve görülecek hiçbir şey kalmayacak. Her şey yanacak çünkü. Soma'da da aynı şey olmuştu. Savcı kararı ile duvar örmüşlerdi girişe. Kazanın olduğu gün saklanmaması gereken bir bilgidir bu. O gün deklare edilmesi gerekirdi bunun.  Sayıştay raporu üzerinden konuşuldu, denetleme ya da sonrasında yapılan raporlardır onlar, o gün o saatteki tespitlerdir. Yeraltı kömür işletmeleri dinamik işletmelerdir, bir vardiyada gördüğünüz durum diğer vardiyada düzeltilir. Dinamik yapıdan kastettiğimiz bu, artabilir, azalabilir, başka bir ekip onu düzeltir. Sorun bu tür takiplerdir. Böyle bir vukuat ne zaman gerçekleşir: artık sadece üretim odaklı düşünmeye başlarsınız, işi savsaklamaya, iş güvenliği konularını dikkate almamaya başlarsanız, bunlar sizin için bir ayak bağına dönüşür. Üretim zorlaması var orada, az insanla çok iş yapılmak isteniyor. Ülke ne kadar yönetiliyorsa sektör de o kadar yönetiliyor”

42 Yorum

Yorum Gönder

300 X 250 Reklam Alanı

Puan Durumu

300 X 250 Reklam Alanı